Sağlıklı insan yetiştirmek kişinin en kutsal ve önemli görevidir. Sadece kendi çocuklarımız için değil “ Tüm çocuklar bizimdir” sloganından yola çıkarak hareket edersek, ortada ziyan olacak hiçbir çocuk kalmaz. Toplum dışına itilen çocuklar da topluma yararlı birer insan olurlar. İşte anne-baba ve öğretmen, çocuğun bakımına ve yetişmesine katkıda bulunan her yetişkinin çocuk ruh sağlığını bilip tanıması ve çocuğa ona göre yaklaşması, çocuklarımızın sağlıklı yetişmesi için vazgeçilmez bir unsurudur.
Çocuk toplumun güvencesi olduğuna göre, onun beden ve ruh sağlığı bizim için önem taşımaktadır. Çocuğun bakımını-eğitimini üstlenen kişilerin bilinçsizce ve sorumsuzca yaptığı en küçük bir hatalı davranış, çocuğu ömür boyu hasta kişilikli yapabilir. Toplum içinde bu kişiler her zaman sorun olmuşlardır. Onları saldırgan ve mutsuz kişiler olarak değil, olumlu ,geleceğe umutla bakan,sağlıklı ve üretken kişiler yapmak bizim elimizdedir.
Gelişen bilim, teknoloji ve kalabalıklaşan şehir yaşamı günümüz insanını yalnızlığa itmiştir. Bu nedenle ruh sağlığı daha da önem kazanmıştır.Annenin çalışması,ekonomik yetersizlikler,kontrolsüz gelişen kitle iletişim araçları çocuklarımızın ruh sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir. Tüm bu olumsuz koşullar altında çocuklarımızın ruh sağlığını nasıl koruyabiliriz. Onları tanıyarak, bilinçli ve özenle yaklaşarak, severek. Dünya sevgi üzerine kurulmuştur ve devamı da ancak böyle sürebilir.
Toplumun mutlu ve rahat olması, onu oluşturan bireylerin sağlıklı ve mutlu olmasına bağlıdır. Ayrıca yetişmekte olan çocukların rahat ve mutlu bir yaşam sürmeleri onların en doğal hakkıdır.Onları bu haktan mahrum etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Çocuğa yaklaşım:
Çocuğa bakan kişi öncelikle çocuğu tanımalı, onu ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelidir. Bu konuda kendi tutku ve arzularına göre değerlendirme yapmamalarıdır.
Çocuğa bakan kişi çocuktaki güven duygusunu pekiştirmek üzere onları yapıcı ve faal kılacak bir ortam hazırlamalıdır. Ancak bu ortamı hazırlarken verecekleri görevin, çocuğun yetenek ve kapasitesini aşmamasına özen göstermelidir.
• Çocuğa bakan kişi çocuk için en önemli besinin “sevgi” ve “sevecenlik” olduğunu bilerek, çocuğa yeterince ilgi ve sevgi göstermelidir.
• Çocuğa bakan kişi çocuğa hiçbir zaman ağızdan ders vermemeli, o ancak kendi deneyimlerinden ders çıkarmalıdır. Ona hiçbir türde,ceza uygulamayınız.Çünkü o suçun ne olduğunu bilmez.
• Çocuğa bakan kişi çocuğun kendi kendilerini yönetmeleri yolunda başlattığı girişimi “yaş küçüklüğü” v.b nedenlerle engellememelidir.
• Çocuğa bakan kişi gelişimin normal yüzlerini, zorlu dönemlerini bilmeli,davranışların ona göre düzenlemelidir.
• Çocuğa bakan kişi her çocuğun kendine özgü niteliklerle donanmış, ayrı bir birey olduğunu düşünerek,diğer çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslama yoluna gitmemelidir.
• Aile ve toplumca geçerli olan bazı kurallara uyma zorunluluğu çocuğa hatırlatılmalıdır. Hiçbir eğitimsel yararı olmayan bedensel cezalar uygulanmamalıdır.
• Çocuğa bakan kişi özellikle disiplin konusunda ailenin diğer üyeleriyle görüş birliğinde olmaya ve çocuğun yanında tartışmamaya özen göstermelidir.
• “Oyun” un, çocuğun gelişim ve eğitimi için önemli olduğunu düşünerek, bu faaliyete zaman ayırmaya çalışmalıdır.
Pervin Albayrak