Adı bile korkunç geliyor kulağa ama bize geldi dizanteri…Uzun zamandır adım unutulmuştur dur bir uğrayayım da beni tekrar hatırlasınlar mı dedi, aaaaa bana ortaçağ hastalığı diyorlar 21.yy da dünyanın durumu ne bir göreyim mi dedi bilinmez ama aday olarak da anne Özlem ve esas oğlan olarak Rüzgar’ı seçti…

OLAY NASIL VUKUU BULDU???

Sevgili baylar bayanlar peki olay nasıl vukuu buldu ? Hemen kısa ve öz (nasıl olacaksa) anlatmaya çalışayım. “Hava fena değil hadi oğlum parka gidelim” dedim.Henüz bu cümleleri anne Özlem kullanıyor.Ama korkarım Rüzgar biraz daha büyüsün yanlızca bu cümleleri kullanmakla kalmayacak, anneye “ay yeter oğlum ne çok konuşuyorsun” dedirtecek kadar çok çeşitli cümleler kullanacak.

Neyse kısa anlatacaktım değilmi? Parkta bir bebek oğlan daha vardı.Annesi dedi ki “diş çıkardınız mı? Yok” dedim. Dedi ki “ay aklınızda bulunsun diş ateşle birlikte ishal de yapıyor”.”AAA iyi oldu söylediğiniz bugün Rüzgar ishal ben de endişeleniyordum”.dedim. Bu arada dip not Rüzgar’ın bağırsakları çok hassas .Yani Türkiye’nin çevresini saran doğalgaz borusu hattını dolduracak kadar çok gazı ve de hiç bitmeyen karın ağrıları var oğlumun.Bu nedenle biz de bu konuda biraz hassasız.Neyse bütün gece zavallı minik Rüzgar ateşle kıvranıp durdu.Ben önce “ya diş çıkarıyor bu çocuk” diye düşündüm düşünmesine de annelik içgüdüsü müdür nedir bir ses “hayırrrr hayırrrrrrrrr bu başka bir şey.Diş bu kadar acı vermez.Bu çocuğun karnı ağrıyor”. diye bağırdı durdu.Ya işin şakası bir tarafa gerçekten çok zor bir geceydi. Rüzgar’ın ateşi 39 buçuklarda,uyumak istiyor,minicik gözleri kapanıyor,yarım saniye sonra inleyerek geri uyanıyor.İçim acıdı,babasıyla birlikte, bütün gece, doktorumuz telefonunun karşı hattında uğraşıp durduk.Bu arada bir dip not daha benim sevgili eşim de sağlıkçı,veteriner hekim.Yani bu konularda dayanıklıdır.Güya diyorum çünkü baba yüreği işte, kucağında uyutmaya çalışırken ve de Rüzgar inlerken sık sık gözleri doluyordu babacığının.

Neyse sevgili okur sabahı dar ettik.Ateş düşürücü şuruplar,fitiller , ıslak bezle yapılan masajlar ,hiçbiri bir işe yaramadı.Bu arada aman sakın ateşi çok yüksek diye yavrunuzu soğuk suyun altına sokmayın.Ani ateş düşmesi sonucu da havale geçirilebiliyor. Bunu yerine nemli bezlerle masaj yapmanızı ,eğer çok giyinikse bebeği soymanızı , hala düşmüyorsa da en yakın sağlık kuruluşuna koşarak gitmenizi öneriyor doktorlar…

AYYYYYY AMİPLİ DİZANTERİ DE NEEEEEE????

Sabah olur olmaz basına dedim ki sen al şu (kibarca)kakalı bezi hemen tahlile götür. Koşarak yola çıktı babamız ve de bir saat sonra beni aradı.Rüzgar dizanteri olmuş.Hem de amipli.Ben de ayyyyyy amipli dizanteri de neeeeee diye feryat figan bilgisayara sarıldım.Ve de okuduklarım daha da çok gözümü korkuttu.E ben de ana kuzusuyum. Ağlayarak annemi aradım. Anneeeee Rüzgar çok hastaaaa dizanteri olmuş:( Dizanteri mi o da ne? Ortaçağ hastalığı anne hatta yoksul hastalığı da deniliyor.Yoksa biz yoksul muyuz anneee diye ağlıyordum ki babamız geldi.Hemen sevgili doktorumuz Candan Çıray’ı aradık. Durumu anlattık o da bize amipli dizanteriyi anlattı.Ben de size anlatayım.

AMİP NEDİR?

Bu amip dediğimiz yaratıklar çiğ sebze meyve ya da su da üreyen şeylermiş. Şey diyorum ,yaratık diyorum ama onlar canavar bence çünkü amipler canlı kıpırdaklarmış.Yani öyle gözle görünmeyen mikrop değil de hareketli bir şey işte. Bu kıpırdak amipler çiğ sebze meyve ya da sudan insan bedenine geçiş yapıp ince bağırsağa yerleşiyorlarmış. Orada bölünüp çoğaldıktan sonra ver elini kalın bağırsak… Kalın bağırsağı mesken tutan kıpırdak amipler orada kitleler oluşturuyor ve bu da karın ağrısı, kanlı ishal,iştah azlığı,kusma ve kilo kaybına neden oluyormuş. Bazen hastalık ilerleyene kadar hiçbir belirti görülmez, hastalık vücut direnci düşünce şiddetli bir şekilde ortaya çıkarmış…İşte burada Rüzgar beyciğimizin şansı devreye giriyor ve de diş çıkarmaya çalışan bizim oğlan ateşlenip ishal oluyor.Biz de bu sayede amipler daha bağırsaklara yerleşmeden hain ,ortaçağ ,yoksul hastalığı dizanteriyi keşfetmiş olduk. Ama tabi iki gün iki gece şiddetli karın ağrısı ve ateşle sabahlayıp,bir sürü ilaç içtikten sonra ve de defalarca kaka tahlili yaptıktan sonra sağlığımıza kavuştuk.Arkadan da iki adet nur topu gibi dişimiz oldu. Maalesef tekrar hastalandık.Bu diş mevzuna da ilerleyen zamanlarda girmek istemiyor değilim.Çünkü herhalde bir bebek ve annesi için hiç bitmeyen bir çile diş çıkarma savaşı…

E DİZANTERİ BİZE NASIL GELDİ…

Şimdi efendim gelelim bu kıpırdak amipler bize nasıl geldi sorusuna. Maalesef hala yanıt bulunamamış bir soruyla karşı karşıyayız sevgili okurlar.Doktorumuz Candan Hanım’ın dediğine göre banyo suyundan bile bulaşmış olabilirmiş dizanteri.Ve de sanıldığı kadar korkulacak ve nadir görülen bir hastalık değilmiş.İlaç tedavisiyle kolayca atlatılan bir düşman hain dizanteri. Ama Rüzgar’ın hakkını yemeyelim çünkü çok sancılı bir hastalıkla yiğit bir şekilde savaştı bizim oğlan.

İşte bizim dizanteriyi alt etme öykümüz böyle sevgili anneler.Siz siz olun ishal,ateş ve karın ağrısını hafife almayın. Çünkü kıpırdak amipler ortaçağdan sonra günümüzde de cirit atmaya devam ediyor.Şimdilik anne Özlem ve de oğlan Rüzgar’dan haberler bu kadar.Bir sonraki maceramız umarım neşeli olur.

EDİTÖR,
ÖZLEM ÖGEN YURDAKUL
ozlemogen@hotmail.com