Okul çağındaki çocukların % 3 ila 5 inin hiperaktif olduğunu biliyor muydunuz? Bu da her sınıfta ortalama 1-2 çocuğun “Dikkat Azlığı ve Hiperaktivite Bozukluğu” diye adlandırılan bu probleme sahip olduğu anlamına geliyor.
Bu çocuklar yerlerinde duramayan, sürekli koşturan, zıplayan, dikkatsiz, sabırsız, dağınık, unutkan ve kontrolsüz oluyorlar. Sorun daha çok okulda yaşanıyor. Öğretmenler çaresiz kalıyor.
Kimi zaman yaramaz diye damgalanıyorlar. Dikkatleri yeterli olmadığı için okul başarısızlığı da ek bir sorun olabiliyor. Sınıfın düzenini, huzurunu bozuyorlar, diğer çocukları kışkırtıcı rolde olabiliyorlar. Yerlerinde oturmakta zorlanıyorlar, her an bir tarafları oynuyor. Yönergelere uymakta da zorlanıyorlar. Oyunları genelde çok gürültülü oluyor, sessizce oynama becerisine sahip değiller. Söylenenleri dinlemez gözüküyorlar. Yoğun dikkat gerektiren faaliyetlerden kaçınıyorlar.
Sıralarını bekleme, ihtiyaçlarını geciktirme becerileri gelişmediği için yaşıtlarıyla sosyal uyumda da problemler yaşıyorlar. Oyunda sıra bekleyemiyorlar. Karşılarındakinin sözünü bitirmesini bekleyemiyorlar. Çevrelerine ve kendilerine zarar verebilecek tehlikeli işler yapabiliyorlar, tehlikeli olayların sonuçlarını kestiremiyorlar ve bu yüzden kendilerine ve başkalarına zarar verici olabiliyorlar. Sonuçta tüm şimşekleri üzerlerine çekiyorlar,
Dikkat Azlığı ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukların başlıca özellikleri:
*Dikkatsizlik (okulda, mesleki veya toplumsal alanlarda görülebilir)
*Ayrıntılara karşı dikkat eksikliği, okul ve diğer ödevlerinde dikkatsizce hatalar yapma,
*Akılları başka yerdeymiş gibi görünme, söylenenleri duymamış veya dinlemiyormuş görünümü verme,
*Yerinde rahat duramama, gerektiği ve beklendiği zamanlarda yerinde sakince oturamama,
*Uygunsuz biçimde ve yerlerde koşuşturma veya tırmanma,
*Boş zamanlarında oyun veya benzeri etkinliklere katılamama, bu etkinlikleri sürdürememe,
*Çok konuşma, konuşmasının durdurulamaması
*Her şeye karışma,
*Sabırsızlık, yanıtları geciktirmede zorluk, soru tamamlanmadan yanıtın verilmesi,
*Yönergeleri dinlememe, sıklıkla diğer insanların sözlerini kesme,
*Dokunmamaları gereken eşyalara veya objelere dokunma,
*Çalışmaları plansız, düzensiz ve karmakarışık biçimde sürdürme. Oyun ve benzeri etkinliklerde dikkatlerini uzun süre toplayamama,
*Başladıkları işi tamamlamakta zorlanma,
*Sıklıkla bitmemiş bir etkinlikten bir diğerine geçiş yapma. (Başladığı bir işi veya etkinliği bitirmeden sürekli bir diğerine geçiş yapma)
*Belirli bir zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma (Örneğin: Yazı işi, ev ödevi), bu tip görevlerde yer almaya isteksizlik.
*Kullandığı araç gereci hırpalama, dağınık ve düzensiz kullanma, kaybetme,
* Günlük etkinliklerde sıklıkla unutkanlık (örneğin: Randevuları kaçırma, ödevini unutma vs)
Bu çocukların en önemli sorunları akranlarıyla ve yetişkinlerle sosyal ilişki problemi yaşamaları ve kavrama ve hareket koordinasyonu sorunlarıdır. Hem okul başarıları genelde olması gerekenden düşüktür hem de diğer çocuklara göre daha zor ilişki kurabildikleri için dışlanma olasılıkları daha yüksektir.
Bu durum bu çocukların başka psikolojik sorunlar geliştirmelerine de neden olabilir. Okulda ve evde sürekli olumsuz eleştiri alan çocuğun benlik algısı zayıflayabilir ve özgüven problemleri yaşayabilir.
Dikkat sorunları ve konsantrasyon güçlükleri nedeniyle öğrenmeleri bazen zorlaşabilir. Aynı şekilde öğrenilen bilginin kalıcılaşması da zorlaşır. Organizasyon becerisine sahip olmadıkları için işlerini ve günlük aktivitelerini düzenlemekte, planlamakta zorlanırlar.
Duygu durumlarında ani değişkenlikler söz konusu olabilir. Çok keyifli görünen çocuğunuz birden bire mutsuz, keyifsiz, sinirli görünebilir. Öfke nöbetleri diğer çocuklara oranla daha sık gözlenebilir. Engellenmeye daha fazla direnç gösterirler ve bu durumda uyum ve davranış problemleri yaşamaları daha fazla olasıdır.
Düşünmeden ani hareket etmeleri öğrenmeleri için de gerekli olan sabrı azaltır.
Hiperaktivite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Tedavi uygulanmayan durumlarda depresyon ve başka bir takım davranış bozukluklarının görülme riskinin arttığı saptanmıştır. Özellikle ergenlik döneminde depresyon daha önemli bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her dikkatsizlik ve hareketlilik her zaman “Dikkat Azlığı Hiperaktivite Bozukluğu” belirtisi olmayabilir. Kültürel ve sosyo-ekonomik etkenler, depresyon, öğrenme güçlüğüne bağlı dikkatsizlik söz konusuysa tanının daha dikkatli konması gereklidir. Bu belirtiler başka psikolojik sorunların belirtileri de olabilir. Bunun iyi ayırd edilmesi gerekmektedir.
Psiko-sosyal tedavi:
Eğitimde en önemli nokta çocuğun hangi semptomlara sahip olduğunu ve bu semptomların okulda, evde ve değişik ortamlarda nasıl seyrettiğini belirlemektir. Sonra çocuğun yaşına, aktivite düzeyine uygun bir özel eğitim programı hazırlanır. Programın hedefi aşamalandırılır. İlk aşamada enerjisini kanalize etmeye yönelik bir spor ve beden etkinliğine yönlendirilmesi uygundur.
Bu çocukların akademik başarısızlık ve gelişimsel bazı bozuklukları bulunması nedeniyle bireysel uzman eğitimi, bazı durumlarda grup eğitimi gerekmektedir.
Önemli nokta okuldaki davranışsal metodla evdeki davranışsal metodun birbirine uygun olmasıdır. Programda otokontrol oluşturma, kendini gözlemleme yeteneği kazandırma ve kendinin farkına varma becerileri kazandırılır.
Evde sakin ve dengeli bir ortam sağlamaya yönelik aile bilinçlendirilir. Yine çocuğun yaşına ve aktivite düzeyine uygun masa başı egzersizleri hazırlanır ve uygun bir disiplin yöntemi oluşturulur. Çocuğun ilgisini çeken ya da özel yeteneği bulunan alanları saptamak önemlidir. Çünkü çocukların zevk aldıkları ve başarılı olabilecekleri bir alanda uğraşırken daha istekli oldukları bilinmektedir.
Böyle bir eğitimde çocuğa kazandırılması gereken en önemli alışkanlık masa başında oturma ve konsantre olma süresini arttırmaktır. Bunun için de çocuğun ilgisini çekecek alanlar saptanır. Amaç her seferinde masa başında kalma süresini biraz daha arttırabilmektir. Özel eğitim programının etkili ve yararlı olabilmesi için, uzman-ana-baba ve okul iletişiminin önemi büyüktür. Çalışmalar koordinasyon içinde sürdürülmelidir. Programın işleyişi sırasında ailelerle, çocuklarıyla yaşayabilecekleri günlük sorunlarla başetmelerine yardımcı olmaya yönelik danışma seansları da yapılmaktadır.
İlaç Tedavisi:
Hiperaktivitenin tedavisinde psikososyal yaklaşımlar kadar ilaç tedavisinin de gerekliliği bilinmektedir. Çocuğun probleminin yoğunluğu ölçüsünde uzman psikiyatrist gözetiminde uygun ilacın belirlenmesi psikososyal tedaviye de yardımcı olmaktadır.
Hiperaktivite nin tedavisinde %70-80 oranında stimülan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar anne-baba eğitimi ve okul düzenlemeleri yapılmadan kullanılmamalıdır. İlaçların hareket kontrolünü, konsantrasyonu, uyum ve işbirliğini arttırdığı bilinmektedir. Ama ders başarısını tek başına arttırmadığı ve bazı çocuklarda etkili olmadığı da bilinmektedir. Etkileri geçicidir. Daha kalıcı sonuçlar elde etmek için davranışsal ve eğitimsel tedavi yöntemlerinin ilaçla birlikte uygulanmaları gerekmektedir.
Anne-Babalar Ne yapmalı?
* Öncelikle çocuğunuzun yaşadığı sorunun gerçekten başka sorunlardan kaynaklanan belirtiler olup olmadığını bir uzman yardımıyla belirleyin. (Bir pedagogun ve bir çocuk psikiyatristinin koordinasyon içinde çalışması en sağlıklı yoldur.)
*Hiperaktivitenin özelliklerini öğrenin ve çocuğunuzu iyi tanıyın
* Genel disiplin prensiplerini öğrenin, evinizde önceden belirlenmiş kurallar olsun ve bu kurallar kararlılıkla uygulanabilsin. Kurallara uyum için ceza yerine teşvik metodunu kullanın. Çocuğunuz olumlu davranışları ve kurala uyması durumunda sizden takdir ve övgü göreceğini bilirse kurala uymak ve uygun davranmak için daha istekli olacaktır.
* Çocuğunuzun sakinleşmesine yardımcı olmaya çalışın. Amaç onun enerjisini yapıcı olmaya yönlendirmesine yardım ederek engellemeleri olabildiğince ortadan kaldırmaktır.
* Çocuğunuzdan beklentilerinizi onun sınırlarına göre ayarlayın. Zorlamaktan kaçının, yapabileceklerini aşmaya zorlamayın.
*Çocuğunuz sizin sabırsızlığınızı kolayca hissedebilir ve tutumunuz onun davranışlarını daha da kötüye götürebilir. Unutmayın ki hiperaktif çocukların engellenme eşiği diğer çocuklara oranla daha düşüktür.
*Günlük programınızı iyi planlayın, ne zaman ne yapacağını, ne yapmayacağını açık ve net olarak bilsin.
*Özellikle iyi yaptığı şeylere daha fazla vakit ayırarak ve överek kendine güvenini pekiştirin.
*Çocuğunuzun özel yeteneklerini saptamaya çalışın; yapabilecekleri, becerileri doğrultusunda ailenin katılımcı bir üyesi olmaya teşvik edin. Sadece okul başarısını genel başarı kriteri olarak belirlemeyin.
* Sürekli olumsuz eleştiriden ve söylenmekten kaçının. Küçük disiplin sorunlarını görmezden gelmeye çalışın ki, daha büyük sorunlar karşısında uygulayacağınız metotlar daha etkili olabilsin ve enerjiniz kalabilsin.
*Normalde enerjik biri iseniz, çocuğunuzla beraberken daha sakin ve dengeli olmaya ve onunla daha sakin oyunlar oynamaya çalışın.
*Bu belirtileri gözlemliyorsanız vakit kaybetmeden yardım alın; zaman ilerledikçe çocuğunuza yardım edebilmenin daha da zorlaşacağını ve yeni problemlerin eklenebileceğini unutmayın.
Belgin TEMUR
Uzman Pedagog