Baba olmak bir erkeğin yaşamındaki belki de en önemli dönüm noktalarından biridir. Yeni ve önemli bir rol kazanılmıştır. Yaşam düzeni değişir, sorumluluklar farklılaşır ve içerik değişir. Bu yeni rol bir çok kaygı yaratmasına rağmen keyfi ve mutluluğu da beraberinde getirir.
Toplumumuzdaki erkek çocuk düşkünlüğüne rağmen yapılan araştırmalar babaların özellikle kız çocuklarıyla ilişkilerinin daha yakın, sıcak ve sevgi dolu olduğunu ve baba kız ilişkilerinin daha doyurucu bir içerik taşıdığını göstermektedir.
Babalar ve kızları
Kız çocuklar bebeklik döneminden itibaren babaların ilgilerini çekerler. Bir erkek için bir kız bebeğin büyümesini izlemek oldukça ilgi çekicidir. Çünkü kız çocuklar bir çok özellikleriyle erkek çocuklardan farklıdırlar. Bu farkta elbetteki kültürel olarak kız çocuklarının pekiştirilen davranışları ile erkek çocukların pekiştirilen davranışları arasındaki farkın da önemi büyüktür. Erkek çocuktan daha sert, duygularını ifade etmeyen bir tavır beklenirken ve “ağlamak” bile hoş karşılanmazken, kızların ağlamaları, her türlü duyguyu ifade etmeleri doğal karşılanır.
Kız çocukları yapısal olarak duygularını ifade etmeye daha açıktırlar; bu özellikleri anne-baba tavrı ile de pekiştirilince çok daha dışa dönük, sevgisini de kızgınlığını da daha açık ifade eden bir çocuk çıkar karşımıza. Bireysel farklılıklar olmakla birlikte konuşma gelişimi ve duygusal gelişim genellikle kız çocuklarda erkek çocuklara göre daha erken olmakta bu da kız çocuğun çevresiyle iletişiminin daha erken başlaması anlamına gelmektedir. Onların dışa dönüklüğü ve kendilerini ifade etmelerindeki yoğunluk babaları da etkilemekte babaların da kız çocukları ile daha yoğun bir duygusal etkileşim içinde olmaları mümkün olmaktadır. İlk çocukluk yaşlarında kızların babalarına hayranlığının artması da yine babalarıyla kurdukları ilişkinin içeriğini belirlemektedir.
Kız çocuklar her çocuk gibi annenin ilgi ve sevgisine muhtaçtırlar ve bu olmazsa olmaz bir ilgidir. Ama babanın ilgisi çok daha faklı bir gerekliliktir. Baba daha çok dış dünyayı temsil eder. Babasıyla ne tür bir ilişki kuruyorsa dış dünya ile de benzer bir ilişki kurma eğiliminde olur. Kız çocuk babasıyla ilişkisi sayesinde karşı cinse ait özellikleri tanır. Bu ilişki ne kadar içten ve anlayışlı ise çocuk ileride karşı cinsten biriyle ilişkisinde o derece rahat edecektir.
Kız çocuk babasından ne kadar beğeni ve takdir görürse kendine dış dünyada güveni o kadar gelişecek her türlü ilişkisinde kendini o derece rahat ortaya koyabilecektir. Kız çocuğun yapısı gereği ve babasına duyduğu hayranlık gereği hep babasına yakın olma arzusundadır. Babaların da aynı şekilde bu ilgiye karşılık vermeleri onlar arasında hep özel bir bağın var olmasına neden olmaktadır. Çocukluk döneminde zaman zaman kız çocuğun babaya düşkünlüğü ve hayranlığı öylesine artmaktadır ki babasını annesinden bile kıskanmaya başlar.
Babanın anneye yakın ilgisi, anne için yaptıkları onu kıskandırır. Bu dönemde babasının sadece kendisi için var olmasını ister ve bu durum gelişim sürecinin bir parçası olarak değerlendirilip doğal karşılanmalıdır. Bu dönemde anne-baba tarafından davranışından ötürü utandırılan ve azarlanan bir kız, babasıyla daha sonraki ilişkisinde de daha çekingen davranmayı tercih edebilir.
Babasına olan ilgisine ve babasından taleplerine karşılık bulamayan kız çocukların özellikle ergenlik döneminde daha fazla kimlik bunalımı yaşadıkları, karşı cinsle ilişkilerinde daha fazla zorlandıkları, daha çabuk hayal kırıklığına uğradıkları ve birçok ruhsal, davranışsal sorun geliştirmeye daha eğilimli oldukları bilinmektedir. Bu nedenle küçük kız çocukların bebeklik dönemlerinden itibaren babalarına duydukları ilgi ve sevgiye babaların karşılık vermesi çocukların ruhsal sağlığı, uyum yeteneği ve sosyal ilişkilerinde başarılı olabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.
Kızların babalarına daha düşkün olmalarının nedeni de anneyle yaşanan rekabet duygularıdır. Anne ile yaşanan iletişim problemleri özellikle kız çocukların babalarına daha da yakınlaşmalarına neden olmaktadır. Çocuklarına fazla bağımlı, onların kendi ayakları üzerinde durmasına fırsat vermeyen, fazla denetleyen ve fazla kontrolcü annelerin kızları genellikle babalarıyla çok daha sağlıklı ilişkiler geliştirebilmektedirler.
Özellikle annenin çalışmadığı durumlarda gün içinde anne ile kızın yaşadığı problemler akşam baba geldiğinde şikayet konusu oluyorsa, babalar çocuklarını az görüyor olmanın da etkisiyle daha fazla çocuğun yanında yer alma eğiliminde olabilirler. Hele hele bir de erkek kardeş varsa genellikle onun suçlu bulunuyor olması ve kızın baba tarafından güçsüz bulunduğu için korunuyor olması kuz çocuklarda “babam beni hep korur” duygusunun gelişmesine neden olmaktadır. Ve bu korunma ihtiyacı çocukların özellikle de kız çocukların yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Babası tarafından korunan kollanan bir çocuk ilk çocukluk yaşlarında temel güven duygusunu geliştirir. Nasıl davranırsa davransın, hangi zorluğu yaşarsa yaşasın babasının onun arkasında olacağını bilme güvencesi yaşamı göğüslemek açısından çok önem taşımaktadır. Babanın verdiği bu güven tutarlı ve uzun süreli olduğunda kişi bunu içselleştirerek özgüvene dönüştürebilir. Bu güveni erken yaşlardan taşıyan kız çocukların ileriki yaşlarında da yaşama çok daha güvenle sarılabilmeleri ve yaşadıkları zorluklarla baş etme konusunda daha dirençli olabilmeleri mümkün olmaktadır.
Belgin TEMUR
Uzm. Pedagog