İstanbul’daki ilk ve ortaöğretim okullarında, çeteleşme ve uyuşturucu kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Okul giriş ve çıkış saatlerinde kapı önlerinde oluşan kalabalık, velileri ve öğrencileri korkutuyor.
Bazı okullara “dışarıdan” bıçak, Ecstasy ve kuru sıkı tabanca sokulduğunu söyleyen veliler, karakollara dilekçe vererek çocuklarının can güvenliğinin sağlanması için okul kapılarında polis otomobilleri bulundurulmasını istiyor. Bu durum, eğitimciler tarafından “sosyal bir yara” olarak nitelendiriliyor.
Yenibosna’daki bir ilköğretim okulunda, uyuşturucu kullanımı ve çeteleşme, öğretmen ve velileri tedirgin ediyor. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü nce soruşturma başlatılan bu okulda, “dışarıdan” desteklenen bir grup çocuğun, diğer çocukları tehdit ederek paralarını aldıkları, bıçak taşıdıkları iddia ediliyor. Bu okulun iki öğretmeni şunları anlattı:
“Okulda tiner ve bali çeken çocuklar var. Okul içindeki aramalarda Ecstasy ve bıçaklar bulunuyor. Bunları okul dışından destekleyenler var. Okulun içinde giderek çoğalıyor. Diğer çocuklardan zorla para alıyorlar. Çocuklar anne-babalarına söylemeye cesaret edemiyorlar. A.adlı bir öğrenci, arkadaşına laf söyledi diye bir öğretmene bıçakla saldırdı. Bıçakları, şişleri var. Yılbaşı nda bütün öğrencilere bıçak hediye etmişler. “Okulun mafyası biziz” diyorlar. Öğrenciler de başları sıkışınca bunları liderlerine şikayet ediyorlar.”
“Uyuşturucu kullanan E. adında 13 yaşında bir kız vardı. Ailesi tarafından fuhuşa da zorladığını duyduk. Çok güzel bir kızdı. Artık okula gelmiyor. 6-8 çocuğun tüm okulu etkilemesi, olumlu çocukları da kendi alanlarına çekmesi düşündürücü. Diğer çocukları yetiştiriyorlar. 3. sınıfta haraç kesen çocuklar var. Bir alttaki çocuklarda da onların niteliğini sürdürebilecek olumsuz davranış içindeler. Bu çocuklar ne dese diğerleri korkudan “tamam” diyor. “Niye direnmiyorsunuz?” diye sorunca, “Bıçağı var öğretmenim” diyorlar.
3200 öğrencisi bulunan bu okulda tek bir rehber öğretmen görev yapıyor. Her sınıfta 70-80 öğrenci bulunuyor. Okul yöneticileri, okul içinden çok çevresinin tehlikeli olduğunu, bu tür olayların İstanbul da her okulda yaşandığını söylüyorlar. Bir müdür yardımcısı, “bir grup çocuğun başka çocukları korkutarak para alıp almadığı” biçimindeki soruyu “İstanbul da bunun olmadığı ilköğretim okulu mu var?” diye yanıtlıyor. Rehber öğretmen ise “Aileye, çocuğun sorunu olduğunu, psikolog yardımı alması gerektiğini söylesek, tepki gösteriyorlar, götürmüyorlar” diyor
Ceza Çeteleşmeyi Büyütür
Uzman Pedagog Belgin Temur un okullardaki çeteleşmeyle ilgili değerlendirmesi ve önerileri şöyle:” Gruplaşmalar ergenlik döneminde gencin kendini bulması ve sosyalleşme sürecini tamamlaması için önemlidir ve gelişim açısından sağlıklıdır da. Ancak bazen tehlikeli gruplaşmalar da oluşabilmektedir. Çeteler, genellikle sosyal bir hedefi olmadan oluşturulmuş gruplardır. Ortak özelliklere ve ilgililere sahip çocuklar oluşturmuşlardır. Yetişkinlerin kontrolünden uzak olmak ve kendi amaçları ve ilgileri doğrultusunda hareket etmek isterler. Görünüşleri korkusuz, güvenlidir. Oysa psikolojik yapılanmaları görünüşlerinden farklı olarak, güvensiz, tutarsız, yetersizlik hisleri belirgin gençler olduğu görülür. Cezalar bu tip durumlarda probleme çözüm olmaktan çok uzak kalmaktadır. Hatta otoriteye karşı gelme eğilimleri nedeniyle cezalandırma, yıldırmak yerine çeteleşmelerin büyümesine, bu grupların daha fazla gencin dikkatini çekebilecek bir özellik kazanmasına neden olmaktadır.
Ailelerin de okul personelinin de bu gençlerle iyi iletişim içinde olması, onları önce kabullenip sonra sorun için çözüm arayışına gitmesi kalıcı ve etkili bir çözüm sağlayabilir. Bu gençlerin en önemli ihtiyacı kabul görmek, önemli olmaktır. Eğer okul ve aile gencin kendini iyi, başarılı ve önemli hissetmesini sağlayacak ortamlar oluşturabilirse onların bu ihtiyaçları da karşılanmış olacaktır.
Belgin TEMUR
Uzm. Pedagog