İletişim sözcüğünün karşılığı olan “communication” (komünikasyon) sözcüğü, Latince kökenidir. Latince’de bu sözcüğün bir anlamı da “paylaşmak” tır. Bireyler arası ilişkiler bağlamında iletişimi kısaca açıklamak gerekirse;”iletişim, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci”dir. Genel anlamda ise iletişim “nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi-ileti(mesaj)alış verişi” olarak kabul edilir.
İletişim, insan ilişkilerinde başarıya kaynaklık eder. İnsanlar fikir ve deneyimlerini paylaşmak, ilgilendikleri alanları geliştirmek ve istediklerini açıklamak için iletişim beceri ve stratejilerine gereksinim duyarlar. Duygu ve içgüdüleri açıklamak için dil ve vücut diline dayalı iletişim yöntemleri kullanılır.
İletişim Modelleri
Mesajı veren kişi ile alan kişi arasındaki psiko-sosyal ilişki, iletişim biçimini yapılandırır.
İletişim biçimleri iletişimde bulunan bireylerin sayısına bağlı olarak genel ya da odak iletişim olarak gruplanabilirler.
Genel İletişim: Kaynak konumunda olan mesaj verici kişinin, duygu ve düşüncelerini yaygın
ve geniş bir alıcı grubuna yönelttiği iletişim biçimidir. Genel iletişim, bir nesne aracılığıyla olabileceği gibi aynı ortamda yer alan kişiler arasında doğrudan doğruya da olabilir. Nesne
aracılığıyla olursa “medyatik iletişim” , doğrudan olursa “yüz yüze iletişim” denir.
Odak iletişim: Duygu ve düşüncelerin, sözlü sözsüz mesajlarla iki kişi arasında gidip gelmesidir.
İletişim biçimleri işlevleri açısından da gruplanır.
Açılımlı İletişim: Bu iletişim biçimindeki verici kişi için belirleyici duygu “anlatmak”, alıcı kişi veya kişiler için ise “anlamak” tır. Bu süreç iletişimin ilişkilerinin olumlu ve sağlıklı modelidir. Açılımlı iletişimde olumsuz duygular, karşı düşünceler iletilse bile, temel yaklaşım anlaşmak ve yeni iletişim boyutuna geçmektir. Açılımlı iletişimde güvenli davranış yaklaşımları yer alır. Karşıdaki kişiye dönük suçlama, yargı, olumsuz yorum ve genelleme yapılmaz, bunun yerine dinleyici, anlamaya gayret ederek dinler.
Engelli iletişim: Bazı durumlarda iletişimi başlatan kişi sadece “o durum”a ilişkin duygu ve düşünceleri aktarmakla kalmayıp bazı yan mesajları da ana mesajına eklemeye yönelebilir.
Bu durumda alıcı kişi de mesajların bu engelleri ile ilgilenir veya o da ana konuyla bağlantılı olmayan duygu ve düşüncelerini ekleyebilir. Böylece konuşmaya konu olan probleme çözüm bulma olasılığı giderek azalır. Böyle bir iletişimde verici ve alıcı kişiler kendi iç çatışmaları ile konuyu kaybetme ve karmaşıklaştırma eğilimindedir. Üzerinde konuşulmakta olan konu üçüncü, dördüncü sıraya atılarak kişilik sorunları tartışılmaya bağlanır. Sorun değil, kişiler ve kişilerin duyguları öne geçer. Bu da tartışmayı içinden çıkılmaz hale getirir.
Tıkanık İletişim : İletişimi başlatan kişinin verdiği mesajlar karşısındaki kişi tarafından alınmak istenmediğinde tıkanık iletişim başlar.Bir iletişim sırasında alıcı kişi dinlediklerini anlamsız ve gereksiz olarak değerlendiriyorsa duymasına varlığa rağmen algılar kullanılmadığı için psikolojik yokluk durumu ortaya çıkar, iletişim tıkanır.
İletişimde mesajlar iki türde verilir.Sözlü iletişim akıl,mantık ve düşünceyi, sözsüz iletişim duyguları ve ilişkileri en etkili ifade etme aracıdır.Söz , ister yazılı olsun ister konuşulsun karmaşık bir gramer yapısına göre oluşturulur ve mantıksal analizlere izin verir.Yüz ifadesi gibi sözsüz mesajlar, gramer kurallarına göre oluşturulmaz ve mantıksal analizleri yoktur.Sözlü mesajlar içerik iletişiminde, sözsüz mesajlar ise ilişkiyle ilgili tutum ve tercihlerin anlatımında etkili olurlar.
Sözsüz İletişim
İletişimin her türünde iletmek istediğimiz duygu ve düşüncelerimizi sözcüklere dönüştürmeye çalışırız. İletişimde karşılaşılan güçlüklerin en önemli nedeni mesajın verilmesi alınması arasında tutarsızlık ve yanılgıların meydana gelmesidir. Bu süreç içinde anlamda oldukça önemli kayıplar olabilir. Araştırmalar, iletişimde anlamın büyük bir yüzdesinin sözsüz iletişim şeklinde ifade edildiğini ortaya koymaktadır. Kişinin söylediği ile bedenin ve ses tonunun uyumlu olması iletişimde anlam kaybını azaltır Sözsüz iletişimde beden dili ve ses tonunun büyük önemi vardır.
Beden dili ve yüz ifadesi: Burada en önemli rolü göz teması ile kişinin yüz ifadesi oynar.Hepimiz karşımızdakinin ne söylemeye çalıştığını ve hissettiklerini onun yüz ifadesinden anlarız.Bunun öneminin en açık bir şekilde farkına vardığımız durumlar karşımızdakinin güneş gözlüğü taktığı zamanlardır.Bedenin duruşu;kişinin ne kadar özgüvenli, saldırgan ya da çekingen olduğunu, kaygı,
korku ve suçluluk duygularını anlatır.
Dokunma: Elin nasıl sıkıldığı, omuza dokunma, öpme, sarılma hareketleri, kişinin içtenliği ve davranış özelliklerine ilişkin mesajlar verir.
Ses tonu: Sözcüğe anlamını veren aslında ses tonudur.Sözgelimi çok değişik şekillerde hayır diyebilirsiniz ve her birinin uyandıracağı etki farklıdır.
Fiziksel mesafe: Karşımızdakinin çok yakınımızda durması bizi rahatsız edebilir.Özel alanımıza tecavüz edildiği duyguna kapılırız, bu alanı korumak ve kontrol etmek isteriz.